11 Dec
11Dec

21.08.2009/SHSCDER/Aksaray

Sağlık Meslekleri Öldü Yaşasın İşsizlik 20.10.2008 Adlı yazıyı yazdığımızda çoğu kamu ve özel sektörde çalışan meslektaşlarımız konuyu algılayamadı.Yazı şöyle başlıyordu …….. Bir zamanlar Sağlıkta bazı meslekler vardı, hatırlarsınız. Allah rahmet eylesin Bazıları öldü;bazı meslekler de ölmek üzere can çekişiyor Sonrasında zaten çalışan ölüyor. Evet gelinen nokta daha da vahim çünkü İŞ-KUR ve Mili Eğitim Bakanlığı ortaklaşa düzenlediği eğitimlerle 2-4 ay arası sertifikasyon eğitimi ile Sağlık Personeli yetiştirdiklerini ve iş garantili eğitimler diye duyurmuşlardır. Bunun üzerine Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları ve Tıbbi Laboratuar Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği olarak Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı,İŞKUR Genel Müdürlüğü,YÖK’e yazı göndererek konun düzeltilmesi İSTENMİŞTİR 09.08.2010 tarihinde Sağlık Bakanlığında yapılan Meslek Tanımları Çalışmasında bu konuyu dillendirdik eğitim veren kuruluşların adını ve planlanan eğitimlerin yer ve zamanını belgelerle sunduk.Hemen akabinde Sağlık Bakanlığı Eğitim Genel Müdürlüğü Meslek Standartları Şubesi bu konu ile ilgili bizden 

SML,SHMYO ders müfredatları vb. bilgileri istendi bu çalışmalar ilgili birime sunuldu. Sonrasında Başta Sağlık Bakanlığı Eğitim Genel Müdürlüğü ve ona bağlı Meslek Standartları şubesi konuyu Sağlık Bakanı Sn Prf.Dr.Recep AKDAĞ ile görüşüldü.Sağlık Bakanı talimatı ile ……………….Yönetmeliği Başbakanlığa Resmi Gazetede Yayınlanmak üzere gönderilmiştir. Yaklaşık 10 gün içerisinde ……………………adlı Yönetmelik yayınlanacak ve bu şekilde yapılacak ve yapılmış eğitimler kabul edilmeyecektir. Sağlık Bakanlığının yıl sonuna kadar çıkarmayı planladığı Sağlık Mensupları Meslek Kanunları Kanunu bitirilerek yürürlüğe gireceğini ifade etmişlerdir. Biz yıllardır hep şunu savunduk 

1-)Meslek Tanımları 

2-) Görev –Yetki ve Sorumluluklar 

3-) Meslek Standartları 

4-) Meslek Odası Kanunu 

5-) 1219 Sayılı Kanun Kaldırılması ve yerine Çağın Gereklerini ifade eden meslek çalışanları kanunu olsun dedik 

Ne kadar haklı olduğumuz bir kere daha ortaya Çıktı Bakanlıklar yayınladıkları genelgelere aykırı hareket edebilmelerinin tek kaynağı yukarıda saydığımız unsurların eksikliği idi. Değerli arkadaşlar bakınız; Milli eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’nün B.08.0ÇYG.015.04.010.06 4611 Sayı ile 10.09.2009 tarih ve 2009/69 nolu genelgenin 6 maddesine aykırı işlem yapılmaktadır. lgili genelgenin 6.maddesi “Sağlık meslek liselerinde eğitim-öğretimi yapılan alan/dallar ile tanımları özel kanunlarla düzenlenmiş meslek alan/dallarında, geliştirme ve uyum kursları dışında meslek kursu açılmaması gereklidir ifadesi varken meslek örgütlerinin EKONOMİK olarak güçsüz olmasını fırsat bilen İlgili kurumlar sadece Kapital sermaye istiyor diye bu eğitimleri vermişler ve daha fazlasını hedeflemişlerdir. Sendikalar bu konuda zaten duyarsız.Sadece üye kapma peşinde ve yetkilerini perçinleme peşinde olduklarından bu konulara zaman ayıramamaktadırlar. Hele hele x ilinde bu şekilde eğitim verildiğini Y sendikasının il başkanına bildiren duyarlı sağlık çalışanı arkadaşlarımız durumu bildirirler ve Y ilinin il başkanı genel merkezini arayarak durumu anlatırlar bu Y sendikasının Genel Merkezinden sen bu işe karışma bu senin boyunu aşar ifadesi ile il başkanlarını pasifize etmişlerdir. “Z” sendikası malum olduğu üzere sağlık çalışanı sanki sadece kamuda varmış gibi dışarıya kulaklarını tıkamışlardır. Önce Vekil sağlık çalışanında olduğu gibi sahiplenilmedi sendikal haklar çıkınca herkes oraya çöreklendi X Sendikası taşeronlara hak isteyince bir baktık ki tüm sendikalar taşerona kadro demeye başladı. Değerli arkadaşlar yukarıdaki 5 maddelik sorunları çözdüğümüz takdirde zaten sorunlar %90 azalmış olacaktır. İşte bunu istemeyenler güncel kalabilmek için yok giyim çeki,yok aşı vb. gibi basit işlemlerle uğraşmaya devam etmektedirler. Kamu adına sendikacılık yaptığını ifade eden tüm sendika başkanlarına soruyoruz? Neden yapılan 2-3 aylık sertifika eğitimleri ile eleman yetiştirilmesine karşı çıkmıyorsunuz.Hükümetin gündeminde olmadığı için mi kimse bu konuda görüş beyan etmiyor. Görünüşe göre aslında sağlık personelinin sorunları çokta önemli değil. Hemşirelik Kanunu değişiyor genelge yayınlanıyor.Unvanlar veriliyor ama kadrosu yok kadro karşılığı olmayan unvanlar veriliyor sadece kişilerin kadro derecesine ve cüzü oranda maaşına yansıyan bir ücret var. Okuyorsunuz yüksek lisans yapıyorsunuz diplomanız onaylanıyor ama unvanlarınız yok ve unvanınızın gerektiği yerlerde çalışamıyorsunuz.Çok adaletli bir durum öyle değil mi!! Sağlık çalışanları olarak hak ettiğimiz unvan ve görevlerde çalışmak,sosyal devlet yapısı içerisinde düzenli hayat sürdürmek istiyoruz. Çalışma saatlerinin düzenlendiği adam kayırmacılığı yapılmadan herkesin üzerine düşen yükü kaldırması esas alınmalıdır. Bir yanda birilerin canı yanarken birilerin sadece bir yerlere yakın olduğu için rahat etmesi ne kadar adil ve adaletlidir. Bunun takdirini sağlık çalışanları vermelidir. Yada bir yerlere yakınlıktan dolayı verilen makamlar,yada kişisel olarak sağlanan haklar üniter devlet yapısı ile ters yapıdadır.Bu şekildeki uygulamalar eşit ve adil değildir.Ülkemizin demokratik yapısı ve anayasa ile bağdaşmamaktadır. Ne zaman birey olarak haklarımız bilir ve hak aramada yasal haklarımızı kullanmayı öğrenirsek işte o gün sıkıntılarımızın en aza indiği günler olacaktır. Sağlığın mozaiğini bozan yardımlaşmayı ve iş barışını bozan Döner sermaye adil olarak ve temel aylığa yansıyarak verilirse, işte o zamanki zor şartlarda Sağlık gibi bir bakanlığı yürüten Rahmetle andığımız Adnan ADIVARIN uygulamaya soktuğu kanun ve yönetmelikler günümüze düzgün revize edilirse hem sağlık çalışanları hem de halkımız daha düzgün sağlık hizmetine ulaşması sağlanmış olacaktır. 

Ülkemizde işine giderken ne zaman darp edileceğini düşünen başla bir meslek gurubu yoktur. Bu gün ülkemizde en ucuz olarak görev ifa eden meslek gurubu sadece sağlık camiasının fedakar çalışanlarından başkası değildir. Farklı istihdam modelleri ile insanları bir birine düşman eden,çalışanların yanında ki ile barışık olmadığı bir sistem daha ne kadar idame ettirilebilecek çok merak ediyoruz. Ülkemizde yeni gelişen bir furyada ülkemizdeki özel hastane lobileri kendi üniversitelerini kurarak mezun edecekleri kişilere iş garantili meslek taahhüt etmeleridir. Bu o kadar ucuk bir rüya ki ; nedeni bu hastane lobilerinde çalışan sağlık personellerinin yaklaşık % 60 sağlıkla alakası olmayan kişilerin çalıştığı bir sektördür. laboratuarlarına bakıyorsunuz alanı sağlıkla alakası olmayan kişilerin çalıştığı yani sağlığın sağlıksız ellere teslim edildiği alanlar durumunda,radyolojide durum aynı,Anestezide durum aynı,sekreterlik yapanlar Tıbbi Dökümatasyon ve Sekreterlik mezunu yerine 1-2 aylık eğitimle buralara gelmiş insanlar. İşte bu hastane lobileri sıkışan ekonomide çıkış noktasında insanları iş garantili eğitimle kendilerine çekmeye çalışmaktadırlar. Aynı durum Kamu hastaneleri Birlik Kanunu ile Kamu da yaratılmak istenmektedir.Bu önce Hizmet alımı daha sonra cihaz başı eleman v.b. istihdam ile kendini iyice hissettirmeye başlamıştır.

Belki şu an bu yazdıklarımız yine hayal olarak algılanacak hadi canım bunlar olmaz denilecek hükümetimizin Bolu da yaptığı çalıştayda 4857 iş kanunu ve 657 DMK kaldırılarak yerine ÇALIŞAN tanımının açıklanmasının tek nedeni budur. Ülkemizin değişik illerinde artık hastanenin ameliyathane hizmetleri,hasta bakım hizmetleri ve acil servis hizmetleri özel sektöre devredilmeye başlamış olmasını göremiyorsak söyleyecek çok fazla söz kalmamaktadır. Ülkemizde koruyucu sağlık hizmetleri zayıflatılarak her konuda hastanelere insanların gitmesi performans olarak hekime yansıtılması gelecekte sıkıntı oluşturacak önemli bir konudur. Ülkemizde sağlıkta çalışan sağlık personeli bu kadar sağlıksız ortamda çalışırken ve intihar vakaları yaşanırken olayı sadece ilaca kolay ulaşıma bağlamak ne kadar doğrudur.Sağlık hizmeti veren bizler who tanımına göre ters bir istikamette iken nasıl düzgün bir sağlık hizmeti verilmesi istenebilir. Yada Sağlık Çalışanının Çalışan polikliniği yok iken yada çalışan güvenliği sağlanamazken,yıllık izinlerini performans ücretleri kesileceği için izine çıkamazken,hasta iken istirahat edemezken,görevleri arasında olmamasına rağmen günde 3-4 defa sevke giden hemşire/Sağlık memuru,Anestezi teknisyenleri tek başlarına Acil ambulansı ile sevke gönderilirken adına ABCD istasyonları denilen bu yerlerde yeteri kadar ATT,Paremedik yokken veya icap nöbetleri altında nöbete konulup bulundukları istasyonlarda her türlü işlemleri yaptırılırken ve vaka çıktığında yorgun olarak göreve giden bu sağlık personellerinden nekadar? Nasıl ? verim alına bilinecektir bunu takdirini kanun koyucu ve kanun uygulayıcılara sormak gerekir. Siz 7-8 aylık hamile bir ATT yada paramediği Acil ambulansla yola çıkartıp Yönetmelik ve kanunlara karşı davranan yöneticilere dava açmak yerine her zamanki gibi alttaki sağlık personeline açılması sağlanır. Bu tür yargıda olan onlarca davada sağlık personeli varken Tıbbi Malpraktis(TCK) maruz kalırken bizlere Sigorta olayını vermeyip sadece bu haktan doktorların yararlandırılması da ayrıca bizler için en acı bir durumdur.Buna sesiz kalan zihniyetleri kınıyoruz. Bu yazıyı yazıp yazmamakta çok düşündüm nedeni yine biz sağlık personelleri kulaklarımızı tıkayıp gözlerimiz kapatıp gerçeklere yüzleşmekten kaçmak olacağı içindir. Ümit ederiz ki bu yazı ile bir çok arkadaşlarımız uyanmış olsun . 

BİZLER İNSANCA YAŞAMAK İÇİN YASALARDAN,ULUSLAR ARASI HAKLARDAN DOĞAN HAKLARIMIZI İSİTYORUZ. 

HAKALRIMIZ SADECE MAAŞLARDAKİ 4+4 LERDEN İBARET DEĞİLDİR 

YUKARIDA BELİRTTİĞİMİZ HAKLARIMIZIN VERİLMESİNİ İSTİYORUZ. 

ÇÜNKÜ İLGİLİ BAKANLIK MASADA SAYISAL ÇOĞUNLUĞA BAKMAKADIR. 

SAYISAL ÇOĞUNLUĞU OLANLAR HALEP ORADAYSA ARŞIN BURADA ATLASINLAR GÖRELİM

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.