Farkındamısınız?
Millet olarak herşeyi kafamıza takarken, ne yazık ki hayatımızda en doğru ve mükemmeli aramaktan kafayı yemeye az kaldı… Bir hastalık haline dönüşen ve hepimizin hedefi ve isteği her şeyin en iyisi ve doğrusuna ulaşma olunca ne yazık ki giderek daha mükemmeliyetçi ve takıntılı kişiler haline geldik..
İnsanlardaki takıntı gibi birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisiyle ilgili olarak “Temizlik, cinsellik, dini ve günlük yaşamla ilgili bazı takıntılar hayatı olumsuz etkileyip, ruhsal hastalık haline gelebiliyor. Her 10 kişiden beşinde görülme sıklığına erişen takınıtı, günlük yaşamı etkileyecek boyuta gelirse mutlaka psikolojik yardım almak gerekir”
Takıntıyı “insanların aklını sürekli meşgul eden, acaba bunu yaptım mı, yapmadım mı diye beynimizi kurcalayan düşüncelerdir” “Bu olay psikolojide Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), diğer adıyla ise takıntı bozukluğudur. Takıntılı olan kişiler günlük yaşamda ütünün fişini çektim mi çekmedim mi, suyu kapattım mı kapatmadım mı, kapıyı kilitledim mi kilitlemedim mi gibi düşünceler gibi sorun yaşarlar. Bunun yanında her şeyi biriktirme, sayı sayma, duaları belli sayılarda okuma gibi davranışlar da birer takıntıdır. Bu sorun birçok kişide var olan ve tedavi edilebilir psikolojik bir bozukluktur”
“ Takıntı hastalığı, olumsuz düşüncelerinizi kontrol edememekle ilgilidir.“Bazen takıntılar ve dürtüler idare edilebilir olurlar ve diğer zamanlarda günlük hayatı gerçekten zorlaştırabilirler. Yaşam değişiklikleri, sağlık, para, iş veya ilişkiler gibi diğer şeyler konusunda stresli olduğunuzda daha şiddetli olabilirler.
TESPİTLERE GÖRE KADINLARDA DAHA FAZLA, ERKEKLERDE ERKEN YAŞTA ORTAYA ÇIKIYOR!
Hepimizin hayatında mutlaka kafasına takılan şeyler olabilir ancak buna psikolojik bozukluk demek için kişinin günlük işlerini yapmasına engel hale gelmesi gerekmektedir. “Takıntıların kimi genetik, kimi ise beyindeki bazı hormonların iletimindeki bozukluktan kaynaklanır.
Takıntı daha çok kadınlarda karşımıza çıkabiliyor.
Ne yazık ki çocuklukta mükemmelci bir insan olarak yetiştirilen kişiler ya da, cinsel tacize uğrayıp sürekli bedenini yıkamak isteyen kişilerde görülebilmektedir.
Genelde kadınlarda daha sık görülse de, erkeklerde çok daha erken yaşlarda kendini gösteriyor.”
Yaş gruplarında ise eskiden yirmili, otuzlu yaşlarda daha çok görülüyordu şimdilerde ise çok daha erken yaşlarda, hatta okul öncesi yaşlarda bile ortaya çıkmaya başladığını görmek mümkündür..
Takıntılı kişinin kendindeki bu davranış sorun olduğunu ve “Yaptığının mantıksız olduğunu biliyor ama bunu yapmaktan kendini alıkoyamıyor”.
Zaten insanlar bunun sıkılganlığı ve çaresizliği ile psikologa başvuruyor. Yolun yarısından dönüp kapıyı tekrar kilitleyen kişi kendinde böyle bir takıntı olduğunu fark etmiş demektir.
Bu kişilerin öncelikle bu düşüncelerle, yani kafayı ne bu kadar zorluyor, ne bu kadar meşgul ediyor ona bakılması gereklidir.. Daha sonra yavaş yavaş davranışçılığa geçilirken. Kişi neyi yapmakta zorlanıyorsa, koştur koştur,değil yani birden bire ateşe atmak gibi değil sorunları bir sıraya sokup gözlemleyerek yavaş yavaş danışan işbirliği içinde tedavi uygulamasına geçilmelidir.
Bunun yanında ilaç tedavisi de var. “Günümüzde hem ilaç hem de psikolojik terapi ikisi bir arada yürütülmekte olduğu ve bu durumun tedavide daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur”.
Bu kişilerde günümüzde tedavi olarak bilişsel davranışlı tedavi etkinliği geçerli olan bir terapi çeşididir.
ÜLKEMİZDE HER 10 KİŞİDEN BEŞİNDE FARKLI TAKINTILAR MEVCUT
Ülkemizde her 10 kişiden en az yarısında farklı takıntılar olduğunu bilinmektedir.
Türk insanının yaşayış şeklinden dolayı son 50 yılda artarak varlığını sürdüren bir sorundur.
Ne yazık ki günümüzde özellikle dini takıntıların çok fazla ve birçok insanın bunu paylaşamamaktadır. Günümüzde en dikkat çekici ve en çok görülen takıntı şekli ise bayanlardaki temizlik ve titizlik takıntısı olarak görmek mümkün. Toplum olarak kabul gören hastalıklı düşünce ise “kadın zaten temiz, titiz olur” denilerek normalleştirilmesidir. Temizlik, dini ve cinsel takıntılar ne yazık ki ülkemiz insanlarında çok fazla görülmesine rağmen, birçok kişinin ise ayıp olur, günah olur diye bunu aile ve toplum baskısı ile açığa vurmaktan kaçınmaktadır.
“Ne yazık ki bunların hepsi var olan, özellikler.
Bu sorun sadece ülkemize özgü bir sorun değil, Ne yazık ki dünya genelinde de insanlar gittikçe daha takıntılı bir hale geliyor.
Çünkü insanların yetişme tarzı ve inançlarında zorlamalar ile ne yazık ki yetişen nesil daha doğrusunu, daha iyisini yapalım, her şey daha mükemmel olsun diyerek takıntılara kapılmaktadır..
İşin belki de en olumlu yanı bu insanların kendilerindeki bu durumu fark etmeye başlaması ve tedavi yoluna da gitmeleridir.. Ne yazık ki ,takıntının kendiliğinden düzelme durumu ise çok zor olmaktadır.
Kendiliğinden düzelmesini beklemede sorun belki aynı şekilde kalabilirken ne yazık ki yine de devam etmektedir.. Maalesef tüm bu sorunu yaşayan insanlar aratarak devam eden bir kısır döngü içine giriyor. Kişiler “Ben böyle düşünüyorum şunu yapayım rahatlayayım diyor” ama sonra aynı düşünce yine aklına geliyor ve takıntı davranışı devam ediyor.
Bu sıkıntılı durumdan “kurtulmak ve daha kötüye gitmemesini önlemek için mutlaka bir uzman bir psikiyatrist, psikolog, sosyolog, yaşam koçundan yardım almak gerekiyor.”
Hüseyin AYHAN